” Dünya Turu yapacak parayı nereden buluyorsun? ” , “Babanın fabrikaları mı var?” , “Nasıl oluyor da bu kadar gezebiliyorsun? çok mu zenginsin?” , “Ben de dünya yı gezmek istiyorum, hayallerimi yaşıyorsun. Bunu nasıl yapabilirim?”, “Çok şanslısın, hayallerimdeki hayatı yaşadığın için seni kıskanıyorum.”
Selamlar arkadaşlar 🙂 yukarıda gördüğünüz gibi mesajları her gün yüzlerce kez alıyorum. Aslında herkese tek tek anlatıyordum ancak son zamanlarda bu işin içinden böyle çıkamayacağımı düşündüm. Buraya da yazı yazmayalı uzun zaman olmuştu.. O yüzden en çok merak edilen konuları sizin için yazmaya karar verdim. Biliyorsunuz, şu günlerde kimse sosyal medya dışında bir şeyler okumaya ya da izlemeye vakit ayırmadığı için ben de vaktimin büyük kısmını instagramda yazılar yazarak sosyal medyaya ayırıyordum. Diğer yandan çoğu arkadaş da okumaya üşenip, youtube’dan aratarak merak ettiği konu ile ilgili bir video izlemeyi tercih ediyor. Saygı duyarım. Bu tamamen tercih meselesidir. Ama;
Ben her zaman yazmaktan ve okumaktan yanayım. Çünkü bu kişinin kendi hayali. Ben youtube ile uğraşmıyorum çünkü insanların başkalarının hayatlarını izlemelerinden yana değil, okuyup hayal etmelerinden yanayım. Bazı şeyleri gerçekleştirebilmemiz için önce beynimizde hayalini kurduğumuz şeyleri görselleştirmemiz gerekiyor ve okurken herkes kendi dünyasını yaşayabiliyor. İzlemek ise öyle değil.. yaşananlar ortada ve bir yaratıcılık üzerine bir hayal ekleyemiyoruz. Bu yüzden yazmaya devam edeceğim. Yaşananları uzaktan “izleyen” değil, okuyan ve “yaşayan” bir nesil yetişmesi dileğiyle diyip konuya başlayalım 🙂
Dünya’yı gezecek parayı nereden buluyorsun? Baban çok mu zengin?
Hayır. Ben zengin falan değilim 🙂 Babam öğretmen, annem ise çalışmıyor. Ben 2010 senesinden beri 9 yıl içerisinde Amerika, Avrupa, Asya ve Avustralya olmak üzere uzun yıllar 4 farklı kıtada yaşadım. Yaşamaya da devam ediyorum. Peki bu nasıl oluyor?
Öncelikle 21 Kasım 2017’de tek yön bilet ile çıktığım dünya turu yani yolculuğumdan bahsedelim..
Kurumsal bir şirkette çalıştığım günlerden birinde bu yolculuğa çıkma kararı aldım. Ancak maddi anlamda hiçbir birikimim yoktu. Peki bu nasıl olacaktı? araştırdım.. Türkiye’de para biriktirmek çok zordu. Çeşitli vize türlerini araştırdım ve Avustralya ‘da “Work and Holiday” programını keşfettim. Avustralya ‘da kazanılan paralar Türkiye ‘ye göre uçuktu. Bütün evraklarımı topladım, gerekli sınava girdim ve programa başvurdum. Daha sonra çalıştığım iş yerinde para biriktirmeye başladım. Sosyal aktivitelerimi kısıtladım. 6 ay boyunca hedefime odaklanıp dışarda saçma sapan paralar harcamayacaktım.
Bu programa Türkiye ‘den her sene sadece 100 kişi seçiliyordu. Zamanı geldiğinde ilk 100’e giremediğim haberini aldığımda, B planım hazırdı. İşi bırakacağım tarihe kadar para biriktirmeye devam edecek, sonra ise olduğu kadar elimde ne varsa sonu belli olmayan bir yolculuğa çıkacaktım. 2017 senesinde para biriktirmeye başladığım 7 ay sonunda 13.500 TL para biriktirmiştim. Gözüm karaydı. Düşük bütçe ile seyahat edebilmenin yollarını biliyordum (tıklayın). Zaten kendimi bir asyaya attıktan sonra yollarda çalışarak gezecektim. Aklıma koymuştum. Öyle de oldu, 60lt lik bir sırtçantasına ihtiyacım olan herşeyi sığdırdım. Sonra kendimi yollara attım. Yolculuğumun 5. ayında ise Kamboçya’da küçücük bir adada yaşarken, Avustralya konsolosluğundan ilk 100’e yedeklerden girdiğim haberi ile ufak çaplı bir şok yaşayıp sonrasında vizeyi aldım.
Dünya Turu için yanıma ne kadar para almalıyım?
Merak etmenizi anlayabiliyorum. Eskiden ben de merak ederdim. Ama affınıza sığınarak bunun dünyanın en saçma sorusu olduğunu söylemek zorundayım. Bu soru ” Dünya turu kaç para? ” sorusu ile eş değerdir. Kişisel harcamalar, gidilecek ülkeler, harcanacak zaman vs herşey kişiden kişiye değişiyor. Yani buna belirli ya da yaklaşık bir fiyat biçmek yapılacak en anlamsız şey olur. Kendi bütçenizi kendiniz ayarlamak zorundasınız. Bana yanımda ne kadar para ile çıktığım hep soruluyor. Ben yukarda belirttiğim gibi yanımda 13.500 TL ile yola çıktım.
Bu konularda bilirsiniz ben hep gerçekçiyimdir. 9 senelik yurtdışı seyahat tecrübeme dayanarak, parasız gezmek diye birşeyin mümkün olmadığını her fırsatta dile getiriyorum. Ancak düşük bir bütçe ile yola çıkıp, çalışarak bunun devamını getirmek imkansız değil. “Anlatmaya gerek yok, görüyorsunuz!” 😀 Şaka bir yana, sahip olduğum paranın bütün dünya turu için yetmeyeceğini tabi ki biliyordum. Bu yüzden yollarda çalışarak devam etmeye karar verdim. Yani söyleceğim o ki başkasının belirlediği miktara göre bir rakam belirlemeyin. Kendi hesabınızı aşağı yukarı en iyi kendiniz yaparsınız.
Dünya Turu ‘na çıkacağım, nereden başlamalıyım? Nasıl bir rota çizmeliyim?
Bu da tamamen kendi zevkinize kalmış birşey. Benim için gittiğim yerin çok bir önemi yok. Ben sadece yolda olmayı seviyorum. Bu yüzden kendim için seyahat, gezi gibi kelimeleri kullanmıyorum. Yolculuk diyorum yaptığım şeye. Uyanış Yolculuğu. Tercihen kolay olması açısından vizesiz ülkeleri seçebilirsiniz. Google’a yazınca vizesiz ülkeleri sıralıyor. Asya’da ve Güney Amerika’da çoğu ülke bize vizesiz giriş hakkı veriyor zaten. Söylediğim gibi tamamen kendi zevkinize ve tercihinize bağlı..
Çalışarak Nasıl Geziyorsun? Dünya Turu ‘nda İşleri Nasıl Buluyorsun?
Bir çok kişinin aksine ben bu konuda zoru sevip işleri yüzyüze buluyorum. Genelde insanlar “Workaway” gibi sitelerden gönüllü işler bulmaya çalışıyorlar. O da güzel bir çözüm. Ama ben iletişimin gücüne çok inanıyorum. Biriyle yüzyüze yaptığım konuşma, onu arayarak ya da ona yazarak yaptığım konuşma ile bir olmuyor. Karşınızdaki insan ya evet ya hayır diyor. Elinizde net bir cevabınız oluyor. Telefon ya da maildeki gibi “biz size dönücez” cevapları almıyorsunuz. Yani şans diye birşey yok. Bana gelen mesajlar içinde beni en çok rahatsız eden cümle “Çok şanslısın”. Ben bu yaşadığım hayat için çok şeyden vazgeçtim ve çok emek verdim. Yapabiliyorsanız siz de yapın diye bir bir anlatıyorum 🙂 Oturduğunuz yerden “çok şanslısın” diyerek kendinizi rahatlatabiliyorsanız ne ala 🙂
Tayland, Kamboçya, Endonezya, Vietnam gibi Güney Doğu Asya ülkelerinde şöyle bir durum söz konusu: “Volunteer Backpacker”. Yani “Sırtçantalı Gönüllü”. Bu ülkeler turistik olduğu için restorantlarında, barlarında, hostellerinde ingilizce bilen insanları çalıştırmayı tercih ediyorlar. Bundan da önemlisi işletmelerinde “Batılı” insanların çalışması onların çok avantajına oluyor. Çünkü gelen turistlerin çok büyük bir kısmı ‘beyaz’ batılı turistler olduğu için, onların kültüründen, onların dilinden anlayan insanları bünyelerinde tutmak çok işlerine yarıyor. Üstelik bunun için para vermiyorlar. Biz yani sırtçantalı gezginler, part-time yani yarım gün çalışma karşılığında ücretsiz konaklama ve ücretsiz yemek elde ediyoruz.
Ee bizim de amacımız sadece yolda kalmak değil mi? yemek ve konaklamaya para harcamadığın sürece ne kadar masrafın olabilir ki? Hostellere gidip direk yüzyüze görüşebilirsiniz. Restorantlara, barlara ya da başka türlü işletmelere gidip konaklama ve yemek karşılığında çalışabileceğinizi daha önce bu işlerde tecrübeleriniz olduğunu söyleyebilirsiniz.
Ben yolculuğum boyunca çok değişik işlerde çalıştım; restorantlarda garsonluk yaptım, barlarda barmenlik yaptım, partilerde fotoğrafçılık yaptım.. Kimisinden çok az da olsa para aldığım oldu ama büyük çoğunluğunu yemek ve konaklama için yaptım. Avustralya’ya geldikten sonra ise işler değişti 🙂 Burada 5 farklı çiftlik işinde çalıştım. Limon ağacı çiftliğinde, ağaç diktim, çitleri ördüm. Lychee dedikleri tropikal bir meyve çiftliğinde daha çok meyve çıkması için ağaçların gövdelerine oyuklar açtım. Taro sebzesi çiftliğinde taro topladım, taro diktim.. Ormancılık işinde 4 ay boyunca ormanı orman yapan çam ağaçlarını korumak için, etrafını ilaçladım, yabani ağaçları ellerimde machetelerle kestim..
Tabi olağanüstü paralar kazanılıyor burada. Avustralya, Asya gibi değil, burada çalışma izniniz olması gerekiyor. Avustralya’da “Working Hostel” dedikleri hosteller var. Bu hosteller orada konaklamanız karşılığında size çiftlik işleri buluyorlar. Bunun dışında “gumtree” sitesi ve facebook’ da kasabaların “backpacker” sayfalarından her türlü işi bulabilirsiniz. Ormancılık işimde saatte 27.45$AU kazanıyordum. Haftanın 5 günü olmak üzere ortalama 35 saat çalışıyordum. Siz hesap edin. Yolda kalmak için yeterli mi? 🙂
Tabi ki para kazanabileceğiniz işler de yapabilirsiniz..
Bireysel yetenekleriniz varsa kesinlikle avantajlısınız. Şanslı değilsiniz. Çünkü siz o yeteneği kendiniz kazandınız ya da keşfettiniz.
Müzisyenlik
Mesela müzisyenseniz yani herhangi bir enstrüman çalabiliyorsanız sokaklarda müzik yapabilirsiniz. Her türlü günlük yemek ve konaklamanızı çıkarabileceğinizi düşünüyorum. Hatta işinizde hakikaten iyiyseniz sokak yerine hostellerde, barlarda, restorantlarda da müzik yapabilirsiniz. Müziğin dili yoktur. Aynı zamanda herhangi bir enstrüman çalmasanız bile şarkı söyleme yeteneğiniz varsa yine sokaklarda şarkı söyleyebilirsiniz ya da yine bahsettiğim işletmelerde şarkı söyleyebilirsiniz..
Fotoğrafçılık
Kaliteli bir fotoğraf makineniz varsa fotoğraf işinde çok yetenekli olmanıza da gerek yok. Fotoğrafçı arkadaşlara saygı duyuyorum. Ancak burada uzun bir yolculukta para kazanmaktan bahsediyoruz. Ben teknik olarak bir fotoğrafçı değilim. Bunun için özel bir eğitim almadım. Ancak Avustralya’ya ilk geldiğim dönemde kaldığım bir hostel bana yeteneklerimi sorunca baya birşey saymıştım. İçinde fotoğrafçı olduğumu da söyledim. 2 gün sonra hostelin sahibi gelip beni buldu ve şöyle bir konuşma geçti aramızda:
-Merhaba. Şu Türk çocuk sen misin? fotoğrafçı olan. Çağatay mı adın?
+Evet benim.
-Yarın akşam hostelimizin barında büyük bir parti olacak benim için çok önemli. Parti’nin fotoğraflarını çeker misin? Bunun karşılığında sana saatlik 20$ ve sınırsız içki veririm.
+O iş oldu bil.
Bu şekilde hostelin partisinde 4 saat çalışıp 80$ para almıştım. Yani 4 saate o hostelde 4 günlük konaklama paramı çıkarmıştım. Üstelik partide deliler gibi eğlenip, fotoğraf bahanesine onlarca insanla tanıştım 🙂 dahası bir de sınırsız içki verdiler.. koca yürekli teyze..
El işi yeteneği (hediyelik eşya yapıp satmak, bileklik, örgü vb satmak)
El işiniz iyiyse baya bir avantajlısınız diyebilirim. Sokaklar size ait! Tamamen yaratıcılığınıza bağlı. Mesela tahta oymacılığı biliyorsanız abuk subuk cisimler yaratsanız dahi bunu boyayarak ingiliz turistlere her türlü giydirirsiniz. Kimse yanlış anlamasın. Zafere giden yolda herşey mübahtır. Değişik boncuklar, taşlar ve ipler alıp, kolyeler bileklikler yapıp satabilirsiniz. Hatta örgüler örüp de satabilirsiniz.Ancak arkadaşlar bu tarz bileklik veya kolye satımı ile benim fikrim dünyayı gezmeniz çok zor. Bu sadece sizin günlük yemek, konaklama gibi masraflarınızı çıkarmanıza yardımcı olacaktır. Bu da bişeydir be ağbiii.
Resim çizme yeteneği
Resim çizme yeteneğiniz varsa, sokaklarda manzara resimlerini, ünlü insanların resimlerini ya da sokakta gördüğünüz insanların portrelerini çizerek para kazanabilirsiniz. Resim tamamen sizin yaratıcılığınıza kalmış. Şimdi dünyanın heryerinde sokakta resim çizip satan insanlara rastlayabilirsiniz.
Dansçılık
Güzel dans edebiliyorsanız, hele ki dansçıysanız çok güzel. Bir çok ülkede yine çok değişik ortamlarda çalışabilirsiniz. Barlar, Gece kulüpleri, plaj partileri vs bunları geçtim. Sokakta hoparlörden müziğinizi açıp dans edebilirsiniz. İnsanlar emeğinize karşılık önünüze koydunuğunuz kaseye ya da şapkaya para koymaya başlayacaktır. Ben dans yeteneğim olmamasına rağmen 2010 senesinde Las Vegas’da doğum günümde (tıklayın) beş kuruşsuz kaldığımda arkadaşlarımla öylesine sokakta deli gibi dans ederken, yırtıp yere koyduğum güneş gözlüğü kutumun içine para atmaya başlamışlardı 😀
İngilizce Öğretmenliği
İngilizceniz çok iyi ise birçok ülkede ingilizce öğretmenliği yapabilirsiniz. Tabi bunun için öncelikle ana dili ingilizce olan insanları tercih ediyorlar ama yeteri kadar bulamıyorlar. Tayland’dan örnek vereyim. Belirli bir sertifika alınıyor, hangi sertifika olduğundan emin değilim. Araştırırsanız mutlaka bulursunuz. İnternetten veya yüzyüze başvurularda bir çok yerde ingilizce öğretmenliği işi bulabilirsiniz. Asya standartlarına göre de güzel paralar kazanabilirsiniz. Bunlar için çalışma izniniz olması gerekmiyor. Gerekiyor da gerekmiyor 🙂
Bu liste böyle uzaaar gider.. Hatta size daha uç bir örnek vereyim. Ben Kamboçya’da küçük bir adada barmenlik yaparken 40 yaşında Türk bir adamla tanıştım. İnsanların saçına rasta yaparak para kazanıyor, dünyayı geziyordu.. Yaratıcılığınıza göre bir çok işte çalışıp yolda kalmayı başarabilirsiniz. Avustralya, Amerika gibi yerlerde çalışırsanız yolda kalmaktan fazlasını da yapabilirsiniz. Çünkü kazancınız çok daha yüksek olur. Önemli olan o vizeleri alabilecek nitelikte olmak..
Avustralya “Work and Holiday” subclass 462 vizesi nasıl alınır isimli yazımı da şöyle bırakayım, yan sekmede açarsınız 🙂 (tıklayın).
Dünya Turu ‘na çıkmak için İngilizce bilmek şart mı?
Seyahat etmek için ingilizce bilmek şart değil. Yani cebinizdeki para ile seyahat edecekseniz dil konusunu kafanıza takmanıza gerek yok. İşaret dili denen birşey var. Dünya’nın heryerinde elimizle ileri geri hareket yapınca “gel gel” anlamına geliyor. Elimizi öne doğru havaya kaldırıp parmaklarımızı birleştirdiğimizde “Dur!” demek oluyor. Ee biz bunları zaten biliyoruz? Ayrıca 20. yüzyıldayız. Elinizde akıllı telefonlar sizin için ingilizce konuşuyor. Navigasyonlar gideceğiniz yere götürüyor.. O iş kolay.
Ama.. benim yaptığım gibi çalışarak gezmek için ingilizce şart. Dil bilmezseniz insanlar size neden iş versin ki? Restorantlarda, barlarda,hostellerde vs çok zor.. Tabi yukarıda saydığım sokakta yapılan işler için genel olarak dil bilmenize gerek yok 🙂
Konaklamalarını nasıl ayarlıyorsun?
Bu dünyanın en basit olayı. Eğer çok ama çok düşük bütçelerle seyahat ediyorsanız “CouchSurfing” programını denemenizi öneririm. Daha önceki “Düşük bütçeyle seyahat edebilmenin 3 anahtar yolu” isimli yazımda uzun uzun anlattığım için burda o konuya girmeyeceğim. Ama özetle insanların evinde bedava kalıyorsunuz. Kültürel etkileşim amaçlı, iyiye kullanıldığı takdirde güzel bir program.
Diğer yandan benim genellikle yaptığım şey, booking.com u açıyorum. Filtrelerden şehrin ya da kasabanın her neyse hostellerini en ucuzdan en pahalıya doğru sıralıyorum. Yorumlarını ve puanlarını okuyup fiyat-fayda dengesi olarak karşılaştırıp tutuyorum. Bazen booking’den bakıp, tutmayıp direk hostele gidiyorum. Booking komisyon aldığı için hostele direk gidince daha ucuz olabiliyor.
Gezerken vizeleri nasıl ayarlıyorsun?
Bir çok arkadaş, bütün ülkelerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından vize istediğini düşünüyor. Habuki öyle birşey yok. Mesela Asya ülkelerinin çoğuna vizesiz giriş yapabilirsiniz. Genelde 1 ay ila 3 ay arası serbest dolaşım hakkınız oluyor. Kamboçya gibi bazı ülkeler için ise havalimanına vardığınızda belirli bir ücret karşılığında vize alınıyor. Sri Lanka gibi bazı ülkelere ise yine belirli bir ücret karşılığında gitmeden önce internetten 5 dakikada vize alabiliyorsunuz.
Mesela Malezya, Endonezya, Tayland, Lübnan, Singapur ve Güney Amerika’da hatta balkanlarda bir çok ülkeye vizesiz gidebilirsiniz. Bu ülkeler girişte ücret de almıyor. Bunun dışında vize gereken ülkeler için, o an bulunduğunuz ülkeden gideceğiniz ülkenin konsolosluğuna gidip vize başvurusu yapıyorsunuz.
Örneğin ben Tayland’ın Bangkok şehrindeyken Myanmar konsolosluğuna gidip vizeye başvurup, 2 gün sonra vizeyi almıştım. Belge gerekmemişti. Bir form doldurup, biometrik fotoğraf vermiştim. Bir de pasaportumu vermiştim.. o kadar. Yani anlayacağınız vize işlemleri o kadar büyütülecek şeyler değil. Vizesiz ülkeleri bu bağlantıdan görebilirsiniz (tıklayın).
Bu yolculuğa çıkma kararını ilk olarak nasıl aldın?
Kendimi henüz bulamadığım yılların içerisindeydim. Herkesin yaptığı gibi üniversite okuyup, askere gidip sonra da sigortalı bir iş bulup mutlu olma peşindeydim. Sistemin bize buyurduğu şekilde bir hayat düzeni için heyecanlanıyordum. Havacılık sektöründe bir holdingde işe başladım. Bu holdingde çalıştığım bir buçuk senenin, ilk bir senesi boyunca hayatımı sorgulama ve düşünme evresi geçirdim. Daha sonra bu tarz işlerin beni mutlu etmeyeceğinden emindim. Henüz gençtim. O zaman 26 yaşındaydım ve önümde yaşanacak muhteşem bir hayat vardı. Gelecek kaygılarımı düşünmenin sırası hiç değildi. Çünkü, önce o hayat yaşanacaktı..
Çocukluğumdan beri hayallerimi süsleyen sihirli bir yolculuk fikri beynimi kemiriyordu. O zamanlar Dünya Turu ‘nu sadece Jules Verne’nin kitaplarında okurduk. Peki nasıl çıkacaktım ben dünya turuna? Kulağa korkutucu geliyordu. Tabi bu “korku” nun gerçekte var olmayan ama olma ihtimali olan şeylerin varsayımı düşüncesi olduğunu anlayana dekti..
Aldığım karar ani bir karar değildi. Bu benim çocukluğumdan beri en büyük tutkumdu. Hergün başka memleketlerde uyandığımın hayalini kurar, başka diyarlarda gün batımları izlediğimi düşlerdim. Hayal ettikçe gözünüzü korkutan şeyler basitleşiyor. Ben de size hayal ettirmek için video yüklemek yerine yazmayı tercih ediyorum. Çünkü hayal edebiliyorsanız, yapabilirsiniz.
Bir senedir çalıştığım iş yerinde hayallere dalıp sonra “yoh ebenin a..” diyip önümdeki dosyalara ve karşımdaki bilgisayar ekranına geri dönüyordum.. Ama hayal etmeyi hiç bırakmadım. Bir gün bunun olacağına da yürekten inandım. Daha önce iki kez ABD’de, bir kez Çek Cumhuriyeti’nin Prag şehrinde yaşamışlığım ve başka bir çok ülkeye de seyahat etmişliğim vardı.
Ama benim asıl istediğim bu değildi. Ben bir yolculuk istiyordum. Bu yolculuğun içerisinde kendimi keşfetmek, yeteneklerimi görmek, dünyayı tanımak, farklı milletlerden sayısız arkadaşlar edinmek, kendi ayaklarım üzerinde durabilmek, neleri sevip neleri sevmediğimi öğrenmek, bir daha gelmeyecek gençlik yıllarımda en güzel anıları biriktirmek istiyordum. Eiffel kulesinin önüne geçip fotoğraf çektirmek değildi niyetim. Öğrenmek, öğrenmek, öğrenmek.. yaşamak, yaşamak, yaşamak.. öyküler dinlemek, öyküler anlatmak istiyordum.
Yolculuğa başlamadan önce nasıl cesaret ettin? Yani kendini nasıl motive tuttun?
Etrafıma bakmam yetiyordu. Ofisin içindeyken insanlara bakmak, yaşadığım 9-6 hayatı düşünmek, kaçırdığım şeylerin farkına varmak herşeye yetiyordu. Kaybedecek neyimiz vardı ki? Tutunamazsak geri dönecektik. Annemiz, babamız ya da yakınlarımız bize yüz mü çevireceklerdi? Ben karar verip para biriktirmeye başladığım süreç içerisinde kendime bir “Yol Filmleri” listesi oluşturdum. Bu listeyi hazırlarken ince eleyip sık dokudum. 25 filmlik bir listeydi. Yazının sonunda onu da paylaşacağım. Çalıştığım iş yerinde para biriktirmeye başladığım 6 aylık süreç içerisinde bu filmleri tek tek izledim.. hayaller kurdum. Film deyip geçmeyin, bana inanılmaz katkısı oldu.
Diğer yandan aynı şekilde, hayatı sorgulatan kitaplar okudum.. bana ilham veren bazı yabancı gezginlerin yazılarını da okudum. En sevdiğim şeyi yaparak sevdiğim diğer şeyleri yollarda bulma fikri kulağa çok hoş geliyordu. Ayrıca para biriktirmeye başlayınca, azar azar da olsa o biriken para da beni hayallerime yaklaştırarak daha çok motive ediyordu. Hatta bu dünya turu için, yolculuğum için 5 ay öncesinden ufak tefek eşyalar almaya başlamıştım bile. Ne bileyim bir yağmurluk, bir suluk, ince havlu, hoparlör.. daha sonrasında kamera.. vs alışverişimi de para biriktirdiğim süre içerisinde yavaş yavaş tamamlıyordum.
Bu süreç içerisinde çok ince bir püf nokta var. Yolculuğa çıkacağınızı vakit yaklaşana kadar hiç kimseye söylemeyin! Özellikle arkadaşlarınıza. Siz hiç kimseye birşey kanıtlamak zorunda değilsiniz. Bu sizin yolculuğunuz. Ne kimse sizi anlamak zorunda ne de siz kendinizi anlatmak zorundasınız. Yapamazsın derler. Gittin geldin sonra ne olacak derler. Derler de derler.. Motivasyonunuz yerle bir olur. İnsanlar kendilerinin yapamayacağı şeyleri sizin de yapamayacağınızı söylemeye bayılırlar. Benden söylemesi.
“CESARET”
Sadece bir kez gelinen hayatta yaşamaya korkmak.. Başkalarını zengin etmek için emir altında çalışmak, değer görmeyip, hayatta kalmanız için size verilen ücrete minnettar olmak. Gidip bununla koltuk takımı almak. Var olan kıyafetinizi ya da arabanızı beğenmeyip daha fazla çalışmak, hatta daha iyisini almak için bankadan kredi çekip 5 sene boyunca bu krediyi öderken yaşamayı unutmak. Zaman baş parmağınla işaret parmağının arasından kayıp giderken tutamamak.. 20’li yaşlarda yaşamak istediğin hayat bu muydu?
Hayatta önceliklerimizi düşündüğümüz zaman aslında birşeyler dank ediyordu. Bir insanın en büyük önceliği ne olmalı? Bence herşeyden önce; “Mutlu Olmak”. Bu yüzden her fırsatta söylüyorum, hiçkimse sevmediği bir işi yapmamalı, sevmediği bir hayatı yaşamamalı. Evet doğru, sistem bizi buna mecbur bırakıyor. Çünkü çocukluğumuzdan beri ne söylerlerse sorgulamadan inanıyoruz. Taa ki gerçek uyanışa varana kadar..
Sadece dünya turu değil mevzu. Resim yapmayı seviyorsan ressam ol. Dans etmeyi seviyorsan dansçı ol. Tahta oymayı seviyorsan marangoz ol. İnan, insan sevdiği şeyi yaptığı sürece o işte en iyisi olmaması için hiç bir neden kalmıyor. Çok basit; sevdiğin işi yapınca her türlü başarılı oluyorsun; başarılı olunca da güzel paralar kazanabiliyorsun. Ayrıca severek yaptığımız birşey bize iş gibi gelmeyecektir. Ömür boyu çalışmadığınızı ama para kazandığınızı düşünsenize? Harika değil mi? Ee 20’li yaşlarda seni hayallerini yaşamayacak kadar korkutan ne? Verdiğim yaş örneklerine takılmayın.. Kesinlikle alakası yok. 30’lu yaşlarda da 50’li yaşlarda da hayallerinin peşinden koşan insanlar gördüm. Aynı hostellerde yattım. Hikayelerini dinledim. Eşyalar değil, anılar biriktirin. İsterseniz yaparsınız.
Aile özlemi ile nasıl başa çıkıyorsun?
En güzel sorulardan birisi bu. Ben de çoğunuz gibi aileme çok bağlı birisiyim. Sırf onlardan ayrı yaşamamak için senelerdir hep yurtdışına çıkıp bir süre yaşayıp geri döndüm. Şuan istesem yurtdışında yaşayabilirim. Ancak benim hayallerim ailemden çok uzaklarda yaşamak değil. Şuan bir yolculuktayım. Bu benim eğitimim. Öğreniyorum. Her geçen gün bir önceki günden daha iyi bir insan olmak için çalışıyorum. Hedeflerim, projelerim, hayallerim var. Bunları tamamladıktan sonra ülkeme dönmeyi düşünüyorum. Yani bu yolculuk sonsuza dek sürmeyecek.
Ailemle bir whatsapp grubumuz var. Annem, babam, abim ve ben. Baya bir gırgır dönüyor orda. Birbirimize fotoğraflar atıyoruz, devamlı yazışıyoruz. Bazen annem babama gelirken ekmek falan al diyor.. Sık sık da görüntülü konuşuyoruz. Sanki hiç ayrılmamış gibiyiz. Yok ya o kadar da değil de, insan özleme alışıyor. Birbirimizin iyi ve mutlu olduğunu bildiğimiz sürece sorun olmuyor. Ayrıca biraz da alıştık.. benim bu kaçıncı yurtdışında yaşayışım.. eninde sonunda onların kucağına döneceğim. Sosyal medyadan da beni takip edip dünya turu ma ortak oluyorlar.
İlerisini düşünen bir insan olmadım hiç. İnsanların “cool” olmak için “anı yaşıyorum yeaa” söylemlerinden çok farklı olarak ben gerçekten anı yaşıyorum. Bunu zaten sosyal medyada beni takip eden arkadaşlar çok iyi biliyorlar 😀 bir sonraki gün ne yapacağımı hiç bilmediğim günlerim çoğunluktayken bana 10 sene sonra ne yapacaksın soruları ile gelmeniz baya gülünç oluyor..
Herşey çok güzel peki 45 yaşından sonra ne yapacaksın? Güvencen var mı?
Bir çok insan bu tür gelecek kaygılarından dolayı hayallerini yaşayamıyor. Benim için ne geçmiş ne gelecek; sadece bulunduğum an vardır. Güvencem ise cesaretim ve kendime olan güvenimdir. Hiç bir zaman açıkta kalmam, taşın suyunu çıkarır yine bir şekilde yolumu bulurum. Hayatımın her döneminde hobilerim, sevdiğim şeyler oldu. 40 yaşından sonra da olacak. Param biterse çalışacağım. Ama bir ev bir araba almak için hayatımın en güzel, en verimli çağını mahvetmeyeceğim. Unutmayın “Korku, başarısızlığın öldüreceğinden çok daha fazla hayal öldürür”.
Hiç Yalnız Hissetmiyor musun?
Yalnızlığımı çok seviyorum ama kendim istemediğim sürece hiç yalnız kalmıyorum. Tek başımayım diyebilirim ama yalnız değilim. Her gittiğim ülkede değişik milletlerden insanlarla tanışıyorum ve arkadaş oluyorum. Bu arkadaşlıklar bazen ömürlük oluyor bazense bir süreliğine beraber geziyoruz.. O kadar çok insanla tanışıp o kadar çok hayat hikayesi dinledim ki.. şu satırları yazarken hepsinin yüzü bir bir gözlerimin önüne geliyor.. Yanınızda bir arkadaşınız ile gezseniz belki kimseyle tanışma ihtiyacı duymayacaksınız.. Yalnızlıktan korkmayın. Yalnızlık muhteşem birşeydir.
Uyanış Yolculuğu
Bu yazıyı yazarken Uyanış Yolculuğu’mda 1. senemi doldurmama 3 gün kalmıştı. Bugünün tarihi 18 Kasım 2018. Umarım bu yazı size yardımcı olmuştur. Yazıyı hazırlamak tam bir günümü aldı. Uzun zamandır blogumda yazı paylaşmıyordum. Güzel oldu. Aylardır bana sosyal medyadan güzel mesajlar atıp motive eden, yol öykülerimi okuyup hisseden yorumlar yapan bütün güzel arkadaşlar için bir teşekkür niyetine yazdım. Gerçi kimse bana güzel şeyler yazmasa da ben yine yazardım. Karşılıksız sevgi bizi bir yerlere getirecek 🙂 Yine herhangi bir sorunuz olursa bu yazı altındaki yorum kısmına istediğiniz soruları yazabilirsiniz. Elimden geldiğince cevaplarım. Bu arada yolculuğuma ortak olmak isterseniz instagrama da beklerim :
instagram: cagatay0zdemir
Umarım hayal eden, çok isteyen herkesin benden çok daha güzel anıları olur. Yollarda karşılaşmak dileğiyle <3
Çağatay,
Cardwell, QLD, Avustralya
18.11.2018
YOL FİLMLERİ LİSTESİ
1. The Beach (Leonardo Di Caprio)
2. Into The Wild
3. Being On The Road
4. Diarios De Motocicleta
5. Wild
6. Y Tu Mama Tambien
7. Seven Years In Tibet
8. Peaceful Warrior
9. Şans Kapıyı Kırınca
10. Hector and The Search For Happiness
11. One Week
12. Tracks
13. The Way
14. The Secret Life Of Walter Mitty
15. Sideways
16. Walkabout
17. Midnight in Paris
18. Before Sunrise
19. The Bucketlist
20. Little Miss Sunshine
21. Arizona Dream
22. Eat Pray Love
23. Life Of Pi
24. Cast Away
25. Due Date
( Dünya Turu , Dünya Turu , Dünya Turu , Dünya Turu )
Benimde tek hayalim bu sevdiceğimle bir karavanla umarım senin gibi hayallerimi bemde ölmeden yasarım takip ediyor yazılarını instagramdaki fotolarını ve gülümsüyorum bu bile iyi geliyor hep yolun açık olsunn hepp gez dolaşş olumsuz yorumlara gül geç dediğin gibi yapamadıkları yada başaramıyacakları herseyi olumsuz olarak insanlar eleştirir bu seni hiç yolundan alıkoymasın iyi eğlencelerr hepp güll hepp yazı yazz kitabınıda sabırsızlıkla bekliyoruzzz 😉😊😊
Muazzam yolculuk, muazzam insan her şey gönlünce olsun abi.
Gerçekten bana büyük ilham kaynağı oldun. Çok teşekkür ederim. Benim de var böyle bir hayalim. Gerçi hayalden çok artık plan oldu. Liseye gidiyorum şu an biraz zaman var ama sayılı gün hızlı geçer derler. Yolculuğa başlayacağım gün çabuk geçsin diye sayıyorum günleri. Umarım birkaç yıl sonra ben yola çıktığımda da yolda olursun da seninle karşılaşırız ve tanışma fırsatı bulurum. Ayrıca çok güzel olmuş yazın. Çok teşekkürler…
Merhaba kardeşim bende böyle bir yolculuğa çıkmak istiyorum açıkçası bende lise cağında olduğum için beraber bir birikim yapıp çıkma olasılığımız olur mu sence
yine çok güzel yazmışsın Çağatay ✌ keyifle okudum. selamlar 🙂
Yazılarını okurken kendi hayallerimi yeniden hatırladım 🙂
Seni delicesine takip edip ‘Hayal ettiklerimi yaşamadan ölmeyeceğim!’ inancımı, her geçen gün daha fazla, senin yaşadıklarınla güçlendireceğim… Bu gücü bana sağladığın için, sana minnettarım Çağatay. 🙏 Keyifle keşfet kendini, bu güzel hayat yolcuğunda. Beklentisiz sevgi ile… 🌼
Bu ilham dolu yazı için öncelikle teşekkür ediyorum. Çektiğin fotoğraflar çok kaliteli duruyo hangi ekipmanları kullanıyorsun onunla ilgili bi yazıda yazabilirmisin acabaa
Öncelikle bu ilham kaynağı yazı için teşekkürler… fotoğrafların çok kaliteli duruyor, hangi ekipmanları kullandığınla alakalı bi yazı da yazarmısın acabaa şimdiden teşekkürler…
Ama su gibi akıp gitti zaman okurken ☺️ MaşaAllah yaaaa diye bitirdim yazıyı 👍 Kararlılık cesur olmak ve ilk adım çok çok önemliymiş. Hayallerimizi kimseye söylememeliyiz o kadar haklısın ki maalesef kime anlatsam hep dalga geçildi 🤷♀️ Biz önce kendimize inanmalıyız. Allahım yollarını açsın sana hep güzellikler yaşatsın inşaAllah 🤲 Çok gezenmi çok okuyanmı bilir derlerya ben Çağatay diyorum bitti 😁